RUS KÜLTÜRÜ



Kardeş gibi, aynı çatı altında yaşayan halklardan biri – Rus halkıdır. Nesilden nesile aktarılan gelenekler ve göreneklerde Kazak halkının görenekleri ile benzerlikler vardır. Onlar yerel nüfus ile yakından bağlana bilmeği, kendi göreneklerini koruya bilmeği, diğer kültürü kendine içeriğe bilmeği başarmışlar. Başka ülkede yaşamakla, onlar kendi gelenek ve göreneklerini kaybetmemiş, bunu bir nesilden başka nesle atamışlar.

AİLE KÜLTÜRLERİ

Rusların bilincinde mükemmel aile çocuk anne baba ve onların anne babaları bir araya getiren ve yaşatan bir ailedir.
Bir geleneksel Rus ailesi otoriter prensibine dayanmaktadır. Aile reisi eve para getiren orta kuşak erkeğidir. son söz ona aittir.
Anne babalar çocuklarına onlar kendi başına para kazanmaya başlayıncaya kadar maddi yardımda bulunurlar.
Rus aile yapısında, özel günler çok anlamlıdır. Doğum ve evlilik yıl dönümleri, ulusal bayramlar ve bazı özel günler; bunlara, ne ölçüde önem verdiklerini ve kendi kibarlıklarını sergileme fırsatı buldukları dönemlerdir. Çiçek, hayatlarından ve ellerinden eksik etmedikleri bir sevgi tomarıdır.
Uzaktan bakıldığında çok sağlam olmadığı sanılan Rus aile yapısı, aslında sıkı aile bağlarıyla örülüdür. Aile fertlerinin tümü, birbirine karşı son derece saygılı ve hoşgörülüdür. Çok istisnai haller dışında, ciddi iç tartışmalar çok fazla yaşanmaz.


DİNİ KÜLTÜRLERİ

Hristiyanlık, İslam, Budizm ve Yahudilik Rusya'nın geleneksel
dinleri olup tümü Rusya'nın tarihsel mirasının bir parçasıdır. Rus Ortodoks Kilisesi devrimden önce Rusya'nın devlet dini olup ülkenin en büyük dini kurumudur.
Paskalya, Rusya'da en popüler dini bayram olup çok sayıda dine inanmayanlar ve Hristiyan olmayanlarda dahil olmak üzere tüm Rus vatandaşlarının %90'ından fazlası tarafından kutlanmaktadır. Bir kaynağa göre, Rus nüfusunun dörtte üçünden fazlası paskalyayı geleneksel paskalya kekleri, boyalı yumurta ve pasha yaparak kutlamaktadır. Rusya'daki Müslümanların sayısı yaklaşık 20 milyondur. Rusya'daki Hac Misyonu tarafından ise 2015 yılında 12 bin kişinin hacca gitmek için başvurduğunu açıklamıştır. Budizm geleneksel olarak Rusya Federasyonu'nun üç bölgesinde yaygındır: Tuva ve Kalmıkya


YEMEK KÜLTÜRLERİ

Rus mutfağını birkaç cümle ile anlatmak mümkün değil.
Rusya'nın alabildiğine geniş topraklarında değişik kültür ve damak tatlarını barındıran muhteşem bir o kadar da ihtişamlı bir mutfağı var. Her ne kadar bünyesinde ayrı mutfak kültürlerini barındırsa da Rus mutfağının en büyük ortak özelliği ülkenin hemen her yerinde yetişen aromatik otlar ve baharat. 
Bunlar antik çağlardan beri Rus damak tadının vazgeçilmez lezzetleri. Dereotu, anason, nane, soğan ve sarımsak gibi aromatik bitki ve sebzelerin yanı sıra tarçın, tarhun otu, karabiber, safran gibi baharat tatlı ve tuzlu, su, balık yemeklerinde et ve sebze yemeklerinde kullanılıyor. Ulusal içkisi votkadır.

ÖZEL TATLARI

Ordövr tabağı-Zakuski
Çorbalar- Supy 
Sebzeler-Ovoschi 
Et- Masnye Bliuda 
Balık-Ryba 
Tatlılar- Sladkie Bliuda 



DÜĞÜN KÜLTÜRLERİ

Geçerli kanunlara göre erkekler ve kadınlar olmak üzere Rusya vatandaşları 18 yaşına bastıktan sonra evlenebilirler.
Gerçek hayatta ise bu hakkını kullanmak isteyenlerin sayısı fazla değildir. Ruslar daha büyük yaşlarda evlenmeyi tercih etmektedirler. İstatistiklere göre kızlar 22-23, erkekler ise 25-26 yaşlarında evlenmektedirler.

Günümüzde düğün öncesinde seyrek de olsa nişanlılık geleneğine uyulur. Belli bir tanışma süresinden sonra genelde genç delikanlı, genç kıza sorar: Benimle evlenmek ister misin? Eğer kız kabul ederse yakın dostlarına ve akrabalarına bunu haber ederler. Kanuna göre evlilik çiftin ikamet adresine göre evlendirme dairesine başvurmasından bir ay sonra yapılabilir. Rusya’da bu dairenin tam adı Medeni Durum İşlemleri Tescil Dairesi’dir (ZAGS). Verilen bir aylık süre ise bir deneme süresi gibidir, bu süre içinde evlilik gibi çok ciddi bu adımın atılmasından önce iyice düşünmek için verilen imkandır.

Nikah töreni sırasında gelin ve damat bu evlilik yüzüklerini sağ elin yüzük parmağına takarlar. Karı ve koca tüm evlilik hayatı boyunca bu evlilik yüzüklerini takarlar. Eğer bir insan evlilik yüzüğünü sol elinde taşıyor ise bu ya bir zamanlar evli olduğunu, şu anda boşanma ya da eşini kaybettiği için yalnız olduğunu gösterir.


Düğüne hazırlığın önemli bir bölümü gelinlik ile ilgilidir. Çarlık Rusya’sında kızlar gelinliklerini kendi elleri ile çeyiz
olarak hazırlarlardı.Şimdi ise gelinlik mağazadan satın alınır ya da özel sipariş üzerine dikilirdi. Eski zamanlarda gelin kırmızı renk gelinlik giyerdi. 
18. yy da Rus İmparatoriçesi 2. Yekaterina’nın düğününe beyaz gelinlik ile gelmesinden sonra zevkler ve renkler de değişmiştir. O günden beri beyaz renk kalıcı bir şekilde düğün töreninin parçası haline gelmişti. Damadın giyeceği kıyafetin rengi konusunda ise belli bir kural yoktur. Ancak gömleğin mutlaka insanın gözünü kamaştıracak şekilde beyaz renkte olması şarttır.
Nikah öncesi sabahı damadın ve gelinin evinde arkadaşlar toplanırlar. Bu her zaman, düğün sonuna kadar yeni evlilerin yanında bulunan bir destek grubu gibidir. Damat arkadaşları ile beraber gelinin evine geldiğinde, gelin kız arkadaşları ile onları beklemektedir. Kızlar damadın yolunu keserler ve gelin için yol kesti parası talep ederler
Başlık borcu ödeme töreni gelin ve damadın buluştuğu ve damadın geline nikah buketini verdiği anda sona eder.

Bundan sonra mutlu çift akrabalarının ve dostların eşliğinde gelinin evini terk eder. Herkes otomobillere oturur ve düğün alayı ZAGS’a doğru hareket eder. Gelin ve damat farklı otomobillerde giderler. Resmen karı koca ilan edildikten sonra aynı otomobile binebilirler.

ZAGS görevlisi gelin ve damada evlenmeye rızaları olup olmadığını sorar. Evet cevabını aldıktan sonra onları masaya davet eder ve atacakları imzalar ile evlilik bağlarını tescil etmelerini ister. Ardından kutlamalar, fotoğraf makinelerin flaşları, kristal kadehlerle şampanya gelir. ZAGS çıkışında yeni evliler başlarına gül yaprakları, ayaklarına bozuk para serpen misafirlerin çapraz ateşi ile karşılaşırlar. Bu şekilde yeni kurulan aile için aşkın ebedi olması ve refah dileklerini ifade etmektedirler.


GELENEKLERİ VE ADETLERİ

Rus halkının özel hesap edilen geleneklerinden biri – tabak kırmak özelliğidir. Bu, genellikle, insan hayatındaki değişikliklere ilişkin meydana çıkır. Örneğin, çocuk doğdukta, düğünde ve insan öldükte.

Çocuk dünyaya geldikte özel camda pirinç veya yulaf lapası pişirirler. Bu yemeği misafirler yemeklerini bitirdikten sonra servis ederler. Tabağa başkalarından daha çok para bırakan misafir tabağı kırmak şerefine nail olur. Tabak kırıldığı zaman onun içindeki lapa olduğu gibi, yani dökülmemiş kalmalıdır. Bu gelenek ailede mutluluk, bolluk, zenginlik olacağı anlamındadır. İlk olarak genç anne yemeğin tadına bakmalıdır. Misafirlerden sonra artık kalan lapanı ev sahibi evcil hayvanlara verir veya bahçede dağıtır. Eğer bebek erkek çocuksa yastığın altına bir bıçak, eğer kız çocuksa – makas koyarlar. Bunu bebeği tehlikelerden, nazardan korumak için yaparlar.

Düğün gününde de tabak kırarlar. Eğer genç gelin eşikten dürüst bir kız olarak geçmişse, ertesi gün kaynana kendisinin en pahalı tabağını kırar. Tabak çok küçük parçalar halinde kırılmalı, paramparça olmalıdır. Bu gelenek gençlerin hayatının bolluk ve zenginlik içinde geçmesine bağlı.

Bir kötü haber geldiğinde, ailede üzüntü olduğunda veya biri öldüğünde, mutlaka siyah bir elbise giyer ve siyah şal örterler. İlginç geleneklerden biri budur ki, bir kişi öldüğünde masa örtüsü ters tarafına örtülür, ve tabaklar da onun üzerine ters yerleştirilir. Kaşıkları bile farklı, ters yüzüne çevrilmiş halde koyarlar. Bunu o yüzden yaparlar ki, ruhların da başkaları ile birlikte masa arkasında oturduklarına inanıyorlar. Ölen kişinin cenaze töreninden sonra yakınları su veya buğdayla dolu tabak kırarlar. Bu, geri kalan torunların sağ ve sağlıklı kalmaları içindir.

Cenaze töreninde, tabutun altına demir nesne, kafası tarafa ise su ile dolu cam yerleştirilir. Bu, ruhların huzur içinde yatmaları içindir.

Ruslar pencerenin dış dünya ile büyük bir ilişkisinin olduğunu düşünürlerdi. Örneğin, pencereden tükürmez, kedi bırakmaz, su dökmez, kemik atmazlar. Bir kişi öldüğünde, pencere kenarına balı su koyarlardı. Ölen kişin ruhunun bu suda çimdiyi ve temizlendiği düşünülerdi. Suyu bir gün saklarlardı. Eğer vaftiz edilmemiş bebek ölmüşse, onun tabutunu pencereden çıkarırlardı.




1 yorum: