DUGUN VE EVLENME ADETLERI

Karaçaylılarda delikanlılarla genç kızlar arasında veya kadınlarla erkekler arasında kaç-göç âdeti yoktur. Bu durum uzun yıllar boyunca Başhüyük köyünün çevresindeki tutucu yerli Türk köyleri tarafından yadırganan bir durum olmuştur. Özellikle Karaçaylıların hayatın hemen her alanında, düğün ve eğlencelerde kadın erkek bir arada bulunmaları civardaki mutaassıp Anadolu köylüleri tarafından anlaşılamamıştır. Toplumda kadın ve erkeğin daima bir arada bulunmasının en büyük sebeplerinden biri Karaçaylılarda akraba evliliğinin kesinlikle olmamasıdır. Akrabalık ilişkileri çok güçlü olan Karaçaylılarda yedi kuşak önceki dedelere kadar uzanan bütün akrabalıklar yakın akrabalık sayılır ve bu yedi kuşağın içinde akraba olanlar birbirleri ile kesinlikle evlenemez, birlerinden kız alamaz-veremez. Bu toplumsal gücün tesiri ile genç kızlar ve delikanlılar kardeşlik duyguları içinde ve terbiye sınırlarını aşmadan her zaman birlikte oturup, eğlenebilirler. Ancak karaçay köylerinin çevresindeki yerli Anadolu köylerinde amca oğlu, hala kızı, dayı oğlu, teyze kızı gibi yakın akraba evlilikleri geçerli olduğundan, onların Karaçay toplumsal yapısının bu özelliğini anlamaları mümkün olmazken, karaçay köylerde kendileri açısından birinci derece akraba sayılan ve kardeşten farkı olmayan amca oğlu, teyze kızı gibi akrabalarıyla evlenen çevre köylülerin âdetlerini ve toplumsal yapılarını anlamaları mümkün olmamıştır. Bu gibi önemli farklı sosyal davranış ve âdet-gelenekler yüzünden Karaçaylılar uzunca bir süre kapalı bir toplum halinde yaşamayı tercih etmişler, bu sayede de Kafkasya’dan taşıdıkları dil ve kültürlerini önemli ölçüde korumayı başarmışlardır.

Karaçay âdetlerine göre kız ve erkek birbirleriyle düğün-eğlence ortamlarında tanışıp, birbirlerinin karakterlerini öğrenip, konuşup anlaştıktan sonra evlenmeye karar verirler ve bu kararlarını ailelerine açarlar. Erkek tarafı dünür yollayıp kızı resmen istetmeden, erkek tarafının yakın akrabalarından bir kadın kız tarafının yakın akrabalarından birine ağız yoklamasına gider. Burada kızı verecekleri hususunda kanaat sahibi olursa erkek dünür kız evine gönderilir.

Karaçay âdetlerine göre dünür kız evine üç kere yollanır. Dünürün ilk gidişinde kız tarafı kızı verip vermeyecekleri konusunda dünürü kanaat sahibi yaparlar. Eğer verecek gibilerse dünür tekrar gönderilir ve bu sefer kız tarafı kızı resmen verdiklerini söylerler. Aynı zamanda hangi gün söz kesileceğini de tespit ederler. Dünürün üçüncü kere geldiği gece ise söz kesilir. Söz kesmeye Karaçay dilinde “Söz Tavushan” adı verilir ve sadece aile büyüklerinin hazır bulunduğu söz kesiminde evlenecek kız ve erkek yer alamaz.

Sözün kesildiği gece erkek tarafında kurban kesilir. Kesilen kurban pişirilerek yanında pilav ve hoşafı ile birlikte büyük bir tepsiye konulur. Daha sonra bu tepsi iki gelin ve bir delikanlı ile birlikte bir araba ile kız tarafına yollanır. Kız tarafı kendi akrabalarını davet ederek, erkek tarafından gelen yemeği yer. Tepsiyi getiren gelinlere birer elbiselik kumaş hediye edilir. Arabayı süren delikanlıya da bir gömlek hediye olarak verilir. Aynı gece erkek tarafından genç kızlar gelerek gelin olacak kızı kutlarlar. Daha sonra kız tarafının akrabası olan bütün genç kızlar erkek tarafının evine götürülürler ve “Konak Kızla” (Misafir Kızlar) olarak ağırlanırlar. Bu kızlara hediye olarak şallar, başörtüleri verilir. Kız tarafının akrabası olan delikanlılara da gömlek hediye edilir. Yemekten sonra genç kızlar ve delikanlılar evin avlusuna çıkarlar, akordeon ve mızıka eşliğinde Kafkas-Karaçay oyunlarını oynayarak sabaha kadar eğlenirler ve söz kesimini kutlarlar.


NİKAH ADETİ
Karaçay’da nişan yapmak âdeti yoktur. Kız tarafı dokuz-on kurban keser ve bir ziyafet tertipleyerek bütün akrabalarını çağırır. Erkek tarafı da kız-erkek, genç-yaşlı bütün akrabaları ile birlikte eğlence içersinde kız tarafına gelirler. Bu arada gelin kıza hediye edilecek bütün altınları ve ziynet eşyalarını da getirirler. O sırada “Cıyın Hıçın” denilen börekler de yapılır ve dağıtılır. Gelin kızın arkadaşları gelinin çeyizinin üzerine otururlar ve bir delikanlının bileğine ip bağlayarak onu damada yollarlar. Karaçay-Kafkas âdetlerine göre ortalıkta görünmesi ayıp olan damat bir arkadaşının “Boluş Üy” adı verilen evinde saklanmaktadır. Damat saklandığı evden gelinin çeyizini hazırlayan kız arkadaşlarına kuru yemiş ve şeker gönderir.

Bu sırada erkek tarafı da bir kurban keser ve bunu çeyiz hazırlanan eve “Mammat Aş” (Yardım Yemeği) olarak gönderir. Damadın kardeşi varsa o da bu yemeğin yanında şeker yollar. Kız tarafı o yemeği çeyiz hazırlayan kızları çağırarak yedirir.

Ertesi gün erkek tarafı yirmi kadar koyun ve kızın kalımı (başlığı) ile birlikte kız tarafına birisini yollar. Buna Karaçay’da “Soyum” denir. Soyum’un arkasından kızın eşyalarını damadın evine götürecek olan “Hapcük Arba” (Eşya Arabası) gelir. Bu arabanın içinde “hıçın” adı verilen Karaçay börekleriyle, gelinin annesi ve babası için gönderilen hediyelik elbiseler bulunur. Araba iki gelin ve “Küyöv Cönger” (sağdıç) eşliğinde kız evine gelir. Gelinin eşyaları yüklenirken gelinin arkadaşı genç kızlar eşyanın üzerine otururlar ve sağdıçtan para almadan eşyaları yükletmezler. Eşya yüklendikten sonra da bu sefer delikanlılar arabanın önünü keserler ve sağdıç onlara da para ve hediyeler vererek eşyayı kurtarır.

Daha sonra kız tarafı beş-altı gelini, yeni gelinin odasını hazırlamaları için erkek evine yollar. Gelinler kızın odasını hazırlayıp bitirinceye kadar erkek tarafı yemek hazırlayıp gelinleri ağırlar. Damadın akrabaları da hazırlanan odaya girip övücü sözler söylerler ve odayı döşeyen gelinlere hediyeler verirler. Ertesi gün ise gelinin baba evinden kocasının evine geleceği gündür. Erkek tarafı bir gece öncesinden evin avlusunda et pişirilecek kazanları hazırlarlar.

Ertesi gün köyün en güzel atları arabalara koşulur. Gelin için hazırlanan arabanın önünde atlılar silah atarak, şarkılar söyleyerek, at oynatarak genç kızlardan “bayrak” toplarlar. Uzun bir sopanın ucuna eşarp, gömlek, kumaşlar bağlanır ve buna “bayrak” adı verilir. Kızı almaya geldikleri zaman iki taraf birbirlerinin bayraklarını beğenirlerse değiştirirler.

Kız tarafının akrabası olan gençler gelini almaya gelen damat tarafının erkeklerine çeşitli eziyetler yaparak onlardan para toplarlar.



Erkek tarafının gençlerini yan yatırılmış at arabasının tekerleğine bindirerek hızlıca döndürürler, koyun kırkma makası ile saçlarını keserler, yüzlerine boya sürerler, iğneli sandalyeye oturturlar ve bunun gibi çeşitli eziyetler yaparlar. Bütün bunların anlamı kız tarafından gelin almanın kolay olmadığını erkek tarafına göstermektir. Damadın akrabası veya arkadaşı olan erkeklerden toplanan bu temsili para kız tarafının akrabası olan delikanlılar arasında paylaştırılır ve bunlar da bir ay sonra birer hediye alarak gelini görmeye giderler.

Erkek tarafına bu eziyetler yapıldıktan sonra sıra gelini evden çıkarmaya gelir. Gelin evden çıkarılırken gençler “Kelin Orayda” adı verilen hüzünlü bir melodiyi hep bir ağızdan söylemeye başlarlar.

Sağdıca “Küyöv Cönger” veya “Küyöv Nöger” adı verilirken, gelinin sağdıçlığını yapacak kadına da “Kız Nöger” adı verilir. Sağdıç gelini almaya geldiği zaman Kız Nöger kapıyı kapatır ve gelini vermez. Kız Nöger Küyöv Nöger’e “âdetini yap” diye seslenir. Küyöv Nöger’in para vermesi ile Kız Nöger gelinin evden çıkmasına izin verir. Daha sonra gelin gençler tarafından söylenen “Kelin Orayda” melodisi eşliğinde arabaya bindirilir. Bu esnada gençler arabanın önünü keserek para alırlar. Gelin büyük bir şölen ve eğlence havası içinde damadın evine getirilir. Gelin arabadan indirildikten sonra bir koltuğuna Kız Nöger, diğerine de damadın en yakın akrabalarından bir kadın girer ve gelinin başına “Av” denilen bir başörtüsü/şal konulur. İki eline de “Kol” denilerek birer elbise ve başörtüsü verilir. Gelinin ellerindekileri daha sonra damadın halaları, başındakini de damadın yeğeni alır.

Gelin başında “Av” ile eve girmeden önce “Algış” denilen bir Karaçay duası okunur. Algış’ı söyleyecek olan kimse eline bir kâse veya tas dolusu boza ya da şerbet alır ve yüksekce bir yere çıkarak dua mahiyetindeki Algış’ı okur. Dinleyenler de amin derler. Algış’ın içinde gelini metheden, ona yeni evinde nasıl davranması gerektiğini öğütleyen, düğüne gelen misafirlere iyi dilek ve temennide bulunan sözler yer alır.




Algış söylendikten sonra Algış’ı söyleyen kişinin elindeki içi boza veya şerbet dolu kâse kalabalık arasında dolaştırılır ve herkes birer yudum içer. Daha sonra damadın evinin çatısından gelinin başına ve toplanan kalabalığın üzerine şeker saçılır. Bundan sonra gelinin başındaki “Av” alınır ve gelin eve girer. Kimi zaman da gelin başındaki “Av” ile eve girer ve ertesi gün düzenlenen törenle başından “Av” alınır. Gelin eve girerken bu sefer Küyöv Nöger (sağdıç) kapıyı kapatır ve Kız Nöger’e “âdetini yap” der. Kız Nöger de gömlek gibi hediyeler vererek gelinin eve girmesini sağlar.

Bütün bunlar olurken, damat bir arkadaşının evinde saklanmakta ve hiç ortalıkta görünmemektedir. Karaçay âdetlerine göre düğün sırasında damadın ortada görülmesi son derece ayıp sayıldığından, damat üç gün boyunca kendisi için hazırlanan bir evde saklanır. Bu eve Karaçayca “Boluş Üy” adı verilir. Damat düğün bittikten üç gün sonra tören ve eğlence ile bu evden çıkar ve kendi evine gidebilir. Düğünün ilk gecesinde herkes dağıldıktan sonra Küyöv Nöger (sağdıç) damadın saklandığı “Boluş Üy”e gider ve damadı gizlice alarak evine getirir. Gelinle damat gerdeğe girdikten sonra sağdıç kapıdan “Çuba” diye seslenir. Sağdıcın “Çuba” diye seslenmesi üzerine damat daha önceden Kız Nögeri’in hazırladığı Çuba’yı kapıdan sağdıca uzatır. Çuba ya bir gömlek, veya bir havlu ya da onun gibi bir eşyadır. Damat gelinin yanıdayken “orunga athan açha” (yatağa atılan para) denilen bir miktar parayı yastığın altına koyar. Bu parayı gelin daha sonra Kız Nöger’e verir. Damat sabaha karşı hiç kimseye görünmeden saklandığı eve döner. Damat ancak üç gün sonra kurban kesilerek ve düğün-eğlence tertiplenerek saklandığı “Boluş Üy”den toplumun karşısına çıkma hakkını kazanır.

Genç kızlar ve delikanlılar yeni gelin sıkılmasın, evine daha rahat alışsın diye kırk gün gece gündüz yeni gelinin yanında otururlar, oyunlar oynarlar, sohbet ederler. Buna Karaçayca “Otov Kuraşdırgan” adı verilir. Yeni gelin kırk gün hiçbir iş yapmaz. Kırk günün sonunda tekrar düğün-eğlence düzenlenir ve buna “Tuzlu Güttü” denir. Kız tarafından yeni akrabalar (Cangı Cuvuk) davet edilirler ve ziyafet tertiplenir. Kafkas-Karaçay dansları akordeon ve mızıka eşliğinde oynanırken, zaman zaman yaşlılar da bu oyunlara katılırlar. “Tuzlu Güttü” hamurun içine bol tuz katılarak pişirilen bir tür çörektir. Genç kızlar ve delikanlılar eğlence sırasında bol bol Tuzlu Güttü yerler ve gece su içmeden yatarlar. Rüyalarında kim kendilerine su verirse onunla evleneceklerine inanırlar.

Kırk gün sonra gelin baba evine gelir ve bir hafta orada kalır. Bu sırada kız ve erkek tarafının akrabaları birbirlerine hediyeler verirler.

Leave a Reply